Evcil Hayvanların Psikolojimiz Üzerinde Etkileri

Evcil Hayvanların Psikolojimiz Üzerinde Etkisi Var Mı ?

Evcil hayvan besleme oranı ülkemizde ve dünyada gittikçe artmaktadır. Evcil hayvan sahiplerinin patili dostlarıyla derin bağlar kurduğu hatta ailelerinin bir üyesi veya en yakın dostları olarak görebildiği de bilinmektedir. Üstelik bu kişiler bir evcil hayvan edinmenin hayatlarını değiştiren noktalardan biri olarak bile kabul edebilmektedir.

Evcil hayvan sahibi olmanın psikolojik, sosyal ve fizyolojik faydaları da kanıtlanmıştır (Walsh, 2009).

-Psikolojik Faydaları:

  • Yalnızlık duygusunda ve depresyon semptomlarında azalma (Krause- Parello, 2012).
  • Aksiyete ve streste azalma (Milberger, Davis, & Holm‚ 2009).
  • Hayata anlam ve amaç katma (Sable, 1995)
  • Psikolojik rahatsızlıkların semptomlarına yoğunlaşmayı azaltma bu sayede olumsuz etkiyi ve oluşan stresi yatıştırma (Sable, 1995)
  • Ana odaklanma ve keyif almada artış (Sable, 1995)

-Sosyal Faydaları:

  • Başlı başına bir sosyal destek sağlama
  • Yeni kişilerle tanışmayı kolaylaştırma (Walsh, 2009).
  • Aile ilişkileri gibi var olan sosyal ilişkilerin kalitesini arttırma ve iyileştirme (Walsh, 2009).
  • Fiziksel aktivitede artış

-Fizyolojik Faydaları:

  • Düşük kan basıncı (Katcher, 1982)
  • Kalp hastalığı riskinde azalma (Sable, 1995)
  • Dopamin, serotonin ve endorfin gibi mutluluk ve pozitif hislerle ilişkili hormonların salınması (Beck, 2005).
  • Bağışıklık sistemini güçlendirme (Charnetski, Riggers, & Brennan, 2004)
  • Daha düşük kolestrol seviyesi (Allen, Blascovich, & Mendes, 2002)

Peki, kişiler ailelerine sonradan kattıkları bu üyelerle nasıl böyle bağlar kurabiliyor ve bu olumlu etkilerin altında nasıl mekanizmalar yatıyor? Bu konuya yönelik çalışmalar özellikle son yıllarda oldukça ağırlık kazanmaya başladı.

Evcil Hayvanlar ve Sahipleri Arasındaki İlişkinin Elementleri

Koşulsuz sevgi ve kabul:

Patili dostlarımızın psikolojimize en önemli olumlu etkilerinden biri arkadaşlık ve koşulsuz sevginin hem vermek hem de almak için çevremizde sürekli olarak hazır bulunması denebilir (Sable, 1995). Psikoterapinin de en temel bileşenlerinden olan koşulsuz kabulun sürekli olarak ulaşılabilir olması bu ilişkinin en temel faydalarından sayılabilir.

Kişilerin bu koşulsuz kabul sayesinde çevrelerindeki insanlarla paylaşamayacağı şeyleri evcil hayvanlarına anlatarak yargılanacakları veya onlara yük olacakları korkusu yaşamadan güvenli bir ortamda hislerini açığa vurmuş olabiliyor. Bu da bölünmeden, eleştirilmeden veya bir tavsiye beklemeden sadece açıkça tüm duygu ve düşüncelerini dışa vurma imkanı sağlıyor ve stress yönetiminde oldukça yararlı oluyor (Sable, 1995).

Sorumluluk duygusu:

Bir canlının sorumluluğunu almak onu korumakla, beslemekle yürüyüşe çıkarmakla ve bütün ihtiyaçlarını gidermekle yükümlü olmanın kişilerin öz benlik saygılarını arttırdığı ve hayatlarına anlam kattığı düşünülmektedir.

Bu işlev tüm insanlar için doğuştan gelen bir ihtiyaç olmakla birlikte özellikle intihar düşüncesi olan kişilere bağlılık ve sorumluluk hisleri aşılayarak hayata bağlamaya yarıyor (Walsh, 2009).

Evcil Hayvanların Terapi Sürecine Dahil Edilmesi

  • Son yıllarda evcil hayvanların terapinin aktif birer bileşeni geldiği yöntemler de oluşmaya başlamıştır. Okullarda, hastanelerde, huzur evlerinde, hapishanelerde hayvan destekli tedavi yöntemlerinden yararlanıldığı bilinmektedir. Örneğin, Şikago’da okul destekli bir çalışmada çocukların bir evcil hayvan eşliğinde sesli okumalar yaptığı bir çalışma bulunmaktadır. Karşılarında onları yargılayıcı olmadan dinleyen bir canlının eşliğinde okumaları çocukların utangaçlık, kaygı ve öğrenme güçlüklerini tedavi sürecinde yardımcı olduğu bilinmektedir (Walsh, 2009).
  • Davranış bozukluğu olan çocuk ve ergenlerin terapi süreçlerine korumacılık, şefkat, sorumluluk, iş birliği, yetişkin otoritesine saygı gibi olumlu sosyal davranışları arttırma ve agresyonu azaltma gibi etkileriyle oldukça katkı sağlamaktadır (Walsh, 2009).
  • Bunların yanında yas süreçleri, savaş gazileri, AIDS kanser gibi çeşitli hastalıkların tanısını almış kişiler, sosyal aksiyete yaşayan kişiler, otizm spektrumunda bulunan çocuklar, travma sonrası stres bozukluğu yaşayan kişiler gibi birçok grubun terapötik sürecine katkısı bilinmektedir.

Bütün Hayatımız Olmasa da Hayatlarımızı Bir Bütün Yapabilecek Bir Destek

Boris Levinson’ın çalışmaları özellikle psikolojik risklere açık kişiler için bir evcil hayvanla bağ kurmanın ilerisi için dönüm noktası olduğunu göstermiş, hatta Levinson evcil hayvan sahiplenmeyi ruh sağlığımızı korumak için en önemli yollardan biri olarak tanımlamış (1970).

Böyle bakıldığında evcil hayvanlar için ailenin bir üyesi ve önemli birer bağlanma figürü denebilir (Sable, 1995) ve sadece psikolojik rahatsızlıkların tedavisinde veya risk gruplarında değil genel olarak ruhsal sağlığımızı desteklemedeki etkisi yadsınmamalıdır.

Sonuç olarak insanlar temelde ilişkisel canlılar olduğu için patili dostlarımız birçoğumuzun psikososyal ihtiyaçları karşılayarak yaşamlarını zenginleştirebilir. Keyif ve rahatlama, derin bir duygusal bağlılık sürekli olarak değişen hayatlarımızda sağlam bir zemin sağlayabilir. Daha mutlu, sağlıklı ve hatta uzun bir yaşama katkıda bulunabilir. Bütün bunlar göz önüne alındığında patili dostlarımızla olan bağımız ‘’bütün hayatımız olmasa da hayatlarımızı bir bütün yapabilir’’ (Walsh, 2009) demek yanlış olmaz.

Ancak tabii ki evcil hayvanlarımızı sahiplenirken hayatlarımıza ömürlük dostlar kattığımızı da unutmadan sadece kendi kriz anlarımızı çözmek amacıyla değil hem onların hayatımıza dokunacağını hem de bizim onların hayatlarına dokunabileceğimizi göz önünde bulundurmalıyız.

Paylaş :
Yorum

Yorum Yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir