Kendini Sevmek ve Psikoloji

Kendini sevmek.. Sevginin ne anlama geldiği konusunda kafamız oldukça karışmış durumda. Hepimiz sevgiyi bir başkasında, dışarıda arıyoruz çünkü sevginin oluşması için bir şey yapmanın, başarmanın gerekli olduğunu düşünüp duruyoruz. Bir başarı elde edince insanların sevgisini kazandığımızı düşünüp, bu değeri kaybetmemek adına çabalıyoruz.

İnsanlardan onay almayı, kabul görmeyi her şeyin başında tutuyoruz. Oysa sevmek ve onu  tadabilmek her şeyden önce kendimizde başlamalıdır. Mutlaka bir kediye, bir köpeğe, bir kişiye veya bir nesneye karşı olan sevginiz de çok ayrıdır çünkü etrafımızda sevebildiğimiz şeylerin olması bize kendimizi iyi hissettirir.  Ama canınızdan çok sevdiğiniz evcil hayvanınız bir gün gitse de siz onu hala seviyor  ya da anneniz yanınızda olmasa bile onu sevmeye devam ediyorsunuz. Peki neden bizim dışımızda olan her şeye bu kadar değer verirken kendimizi sevmemeye, değer vermemeye devam ediyoruz?

Kendini Sevmek ve Psikoloji

Hayatımızla ilgili kurduğumuz en güzel ilişki kendimizle olan ilişkimizken, verebileceğimiz en güzel sevgi de kendimize vereceğimiz sevgidir. Başkalarını sevebilmek bu kadar kolayken, insanın kendini sevmesi neden bu kadar zor? Tam olarak hayal ettiğiniz özelliklere sahip olmayabilirsiniz. İstediğiniz boya, istediğiniz kiloya, istediğiniz mesleğe. Eğer ‘’Daha zayıf olursam kendimi daha güzel hissederim ve bu yüzden kendimi sevebilirim.’’düşüncesini kafanızdan atamazsanız ve atmak için çabalamazsanız kendinizi sevmeyi başaramazsınız.

Kendinizi sevebilmeniz için muhteşem ve kusursuz olmanıza gerek yok. Sizi mutlu ve iyi hissettirdiği için sevdiğiniz birinin sizi üzdüğü zamanlarda ona karşı olan sevginiz nasıl azalmıyorsa kendinizi de kusurlarınızla, olduğunuz gibi sevebilirsiniz.  Bunu başarmak hepimize zor geliyor çünkü sadece kendi eksiklerimizi görüyor ve bizden başka herkesin halinden memnun olduğu düşünüyoruz. Bu nedenle çoğunlukla kendimizi yargılar, kendimizde suç bulur hatta bazen bununla kalmayıp kendimizi cezalandırırız.

Başkalarına yapamadıklarımızı kendimize yapar ve geri kalan sevgimizi, merhametimizi bizden başkaları için kullanırız hem de bu merhamete en çok bizim ihtiyacımız varken. Eğer bizim kendimize davrandığımız gibi bir başkası bize davransaydı onu bir saniye bile yanımızda istemezdik. Bu yüzden öncelikle kendimize nasıl davrandığımızı farketmeliyiz ki nasıl kendimizi sevebileceğimizin de farkına varmamız kolaylaşsın. Kendimize şartlar, engeller koymaktan vazgeçmeliyiz. Kendimizi sadece başardıklarımızla değil başarısızlıklarımızla da kabullenmeliyiz. Başkasını üzgünken gördüğümüzde mutlu olması için elimizden geleni yaparken bu kadar değerli olduğumuz halde kendimiz için neden bunu yapamadığımızı hatta yapmadığımızı düşünmeliyiz.

Kendimizi sevmekte bu kadar zorlanırken insanların bizi sevmesini bekliyoruz. Ama kendimizi ne kadar seversek o kadar sevilebilir hale geliriz.  Her birimiz bu zamana kadar yaydığımız ışığı, gözlerimizin, gülüşümüzün parıltırısını ve başarılarımızı görmezden geldik. Belki de başkalarınınkini görmekten kendimizinkileri görmeye fırsatımız bile olmadı. Bu fırsatı yaratacak olan kişiler bizlerken neden bunun için hiçbir şey yapmayıp sadece durduk. Kendimizi sevmeyişimiz, mutluluğa ve sevilmeye layık olmadığımızı hissetmemize neden olurken  kendimizi sevmeye başladığımızda özgüvenimizin artmasıyla birlikte hayattan alınan keyif de bir o kadar zevkli hale geliyor.

Kendinizi sevdiğinizi en son ne zaman söylediğinizi bir düşünün. Belki de hatırlamıyorsunuz ama bu sevgiden uzak kaldığımızı anladığımız zaman hemen bunu öğrenebileceğimize inanmalıyız. Sevgiyi öğrenmenin zamanı yoktur bunu her an öğrenebiliriz yeter ki buna inanalım.

Psikolog Mahir Efe Falay – Etiler Beşiktaş İstanbul

Paylaş :
Yorum

Yorum Yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir