Neden Kötü Hissederiz ?
Bilişsel-Davranışçı teoriye göre duygularımızın kaynağı düşüncelerimizdir. Yani düşüncelerimizin içeriği ne ise hissettiğimiz duygu da o yönde olur. Düşüncelerimizin şekil verdiği duygularımız da davranışlarımızın yönünü belirlerler. Bu etki sırasında sürekli bir akış içinde düşünürüz, hissederiz ve davranırız.
Kötü olarak günlük hayatta genel bir etiket altına topladığımız duygularımız vardır. Bunlar çökkünlük, üzüntü, iğrenme, öfke gibi içinde birçok farklı duyguyu barındırabilir. Bu yazıda kötü olarak tanımladığımız duygular ise genel olarak çökkünlük ve üzüntü olacaktır. Duyguların bizler için oldukça işlevsel deneyimlerdir. Her zaman belirli koşullar sağlandığında kötü hissetmenin normal ve sağlıklı olduğunu unutmamak gerekir. Hayat akışımızda bu duyguları hissetme sebebimiz ise yukarıda bahsedildiği üzere düşüncelerimizdir.
Peki Hangi Düşünceler Bize Kötü Hissettirir?
Bilişsel-Davranışçı terapinin uygulayıcıları yıllar süren klinik gözlemler ve araştırmalar sonucunda depresyon deneyimleyen insanların düşüncelerini sınıflandırmayı başardılar. Bize üzgün ve çökkün hissettiren düşünce hatalarımızı gün yüzüne çıkardılar.
Kötü Hissetmeye Yol Açan Düşünce Hataları
Zihnimiz günlük yaşantımızın akışında her zaman mutlak bir mantık yürütmez. Süregiden kendimizle olan diyaloğumuzda bir sürü düşünce oluşur. Bu yüzeysel, bazen farkında olmayabileceğimiz, adeta refleksmiş gibi oluşan düşüncelere “otomatik düşünceler” adını veriyoruz. Bu otomatik düşüncelerimizden bazıları bizde olumsuz duygulanımlar yaratır ve işlevsel değildirler. Bu işlevsel olmayan otomatik düşüncelerimizi şekillendirirken sıkça yaptığımız düşünce hataları vardır. Bize kötü hissettirecek ve gerçekten uzaklaştıracak düşünce hatalarından bazıları aşağıdaki gibidir:
- Hep Ya Da Hiç Tarzı Düşünce:Bu düşünme hatasını yaparken çok uç kutuplarda yargılar ediniriz. Ya işimizde çok iyiyizdir ya da çok kötü. Yaşamda hiçbir şeyin tek bir niteliği olmadığı gibi, bizler de tek bir sıfatın altında tanımlanamayız. Hep ya da hiç tarzı düşünce hatasına sahip olan bir öğrenciyi ele alalım. Tek bir sınavdan kötü almanın kendisini kötü bir öğrenci yaptığına inanabilir. Tabi ki bu inanç gerçekten uzak olmasının yanında kişiyi olumsuz duygu deneyimlemeye iter.
- Kişiselleştirme:Aslında kontrolümüzün dışında olan bir olayı yahut durumu değerlendirirken kendimizi sorumlu tutmaya verilen isimdir. Ders verdiği sırada, bir öğrencinin derslikten ayrılmasını gören öğretmenin kendi öğretmenlik yetilerini sorgulamasını örnek verebiliriz. Öğrenciler dersi birçok sebepten terk edebilirlerken, bahsettiğimiz düşünce hatasına sahip öğretmen bunu mutlak bir kesinlikte kendisiyle ilgili görebilir. “Ben yeterince iyi olmadığım için dersi terk etmiş olmalı.” Diye düşünebilir.
- Zihin Okuma / Falcılık Yapma:Elimizde yargımızı kanıtlayacak hiçbir kanıtımız olmamasına rağmen bazen olumsuz bir yargıya varırız ve bunu gerçek kabul ederiz. Kabul ettiğimiz bu gerçekliği tekrar araştırma gereği hissetmeyiz. Bu bağlamda zihin okuma dediğimiz düşünce hatasında birinin en küçük bir tavrından, bize karşı kötü bir yaklaşımı olduğu sonucuna varmak olarak gösterebiliriz. Falcılık yapma ise gelecekte olacakları bilebileceğimize inanıp, bu öngörümüzü olumsuz bir kurgu ile harmanladığımızda yaparız. Her şey kötü olacak, hiç kanıtım yok ama biliyorum der ve kötü hissederiz.
- Olumluyu Geçersiz Kılma:Olumluyu geçersiz kılma olarak isimlendirebileceğimiz düşünce hatasında ise, algıladığımız pozitif şeyleri şansa bağlayıp kısa süreli bir devamlılığı olacağına inanırız. Olumsuz şeyler algıladığımızda ise bu bizim gerçekliğimizmiş gibi hissettirebilir ve daha uzun süreli bir devamlılığı olacağına inanabiliriz.
- Aşırı Genelleme:Tek bir deneyim, olay ya da durumun gelecekte yaşayacaklarımızın habercisi olduğuna inanmaya aşırı genelleme denir. Bir okula yaptığı başvurusu kabul almayan öğrencinin bütün hayatı boyunca hiçbir okula kabul almayacağı inancını oluşturmasını aşırı genellemeye örnek sayabiliriz.
- Aşırı Büyütme Ya Da Küçültme :
Bazı olay ya da durumları gözümüzde çokça büyütebiliriz. Bir şeyi yapmaktaki yetersizliğimiz ya da başkasının başarısı gibi. Bu tip durumları gözümüzde büyütürken, bize ait iyi şeylere bakarken ya da başkalarının kötü yanlarını daha küçük görmemiz mümkündür. Bir olay ya da deneyimin etkisini olduğundan daha az ya da daha çok yorumlamaya aşırı büyütme ya da küçültme adını veririz.
Bunların yanında duygusal karar verme, -meli/-malı cümleleri, felaketleştirme, etiketleme, zihinsel filtre gibi başka düşünce hataları da saymamız mümkündür. Hepimiz zaman zaman burada saymış olduğumuz düşünce hatalarını yapabiliriz. Önemli olan bu düşüncelerimize karşıt bir argüman geliştirip gerçeğe daha uygun bir algı edinebilmemizdir. Bu tip düşünce hatalarının farkındalığı ile içinde olduğumuz duruma daha uygun bir deneyim yaşamak hepimiz için daha sağlıklı bir yaşantının anahtarıdır.