OKB ( Obsesif Kompulsif Bozukluk ) Nedir?

OKB ( Obsesif Kompulsif Bozukluk ) nedir?

Obsesyon: Bireyin iradesi dışında gelen, bireyi tedirgin eden, sıkıntı veren, bilinçli bir çabayla uzaklaştırılamayan yineleyici düşüncelerdir.

Kompülsüyon: Obsesif düşünceleri uzaklaştırmak ya da bu düşüncelerin verdiği zorlukları azaltmak için yapılan ve istemeden yenilenen hareketlerdir. Örneğin; Evden çıkarken kapıyı kapatıp kapatmadığından emin olamayan (obsesyon-saplantı) bireyin yineleyerek sürekli olarak kapıyı kontrol etmesidir (kompülsüyon-zorlantı).

Obsesyonlar bireye zaman kaybettiricidir. Bireyin günlük rutinine, çalışma temposuna, sosyal aktivitelerine, arkadaş, aile ve romantik ilişkisinde anlamlı düzeyde engel olur.

OKB Belirtileri Nelerdir?

19. yüzyıl sonuna kadar OKB belirtileri kültürlere göre depresyon ve psikoz kavramları içinde yorumlanmıştır. Klinik tablo 1917 yılında Freud tarafından tanımlanarak yayınlanmıştır. Freud günümüzde OKB’yi obsesyonel nöroz olarak ele almıştır. Psikodinamik kurama göre OKB belirtileri, bastırılmış bilinçdışı dürtülerin sonucu olarak ortaya çıkar. Bastırılmış bu dürtülerin yarattığı amksiyete sonucu odipal fazladan yoğun ambivalans duygularıyla ilişkili anal faza regrese olunmaktadır(Bayar ve Yavuz, 2008). Günümüzde obsesyon ve kompulsiyonlar toplumdan topluma, kültürden kültüre değişiklik gösterebilir. Bununla birlikte OKB türleri belirtilerin tanımlanmasında referans olmaktadır. Bunlar: bulaşma obsesyonu ve temizlik kompulsiyonu, kuşku obsesyonu ve kontrol kompulsiyonu, cinsel içerikli obsesyonlar, dini içerikli obsesyonlar, simetri/düzen obsesyon ve kompulsiyonları, dokunma kompulsiyonları, sayma kompulsiyonları, biriktirme ve saklama kompulsiyonlarıdır (Arslanoğlu, 2007).

OKB Tedavi Süreci

OKB’nin etiyolojisinde biyolojik faktörler bilinmekle birlikte tedavide farmakolojik tedavi kullanılmaktadır. Ayrıca tedavi sürecinde Bilişşsel- Davranışçı Terapi kullanılmaktadır. Bilişsel Terapi; rahatsız edici düşüncelerin oluşturduğu sorumluluk algısını azaltmaktır. Sorumluluk biçiminde bir algılama olmadığında bireyler akla gelen rahatsızlık verici düşünceleri yansızlaştırmak ve etkisiz kılmak için yineleyici davranışlar gösterme ihtiyacı hissetmeyeceklerdir. Bilişsel terapi ile düşünceleri gerçek gibi algılamayı azaltmaktır. Bu nedenle tedavide tehdit tehlike ve aşırı sorumluluk algılarının ne oranda gerçekçi olduğu ve hangi düşünce hataları sonucu abartılı tehdit ve tehlike algılarının ortaya çıktığı hasta ile birlikte araştırılır. Bilişsel hataların belirlenmesinden sonra yeterince işlevsel/mantıklı/rasyonel olmayan bu düşüncelerin daha gerçekçi ve işlevsel olanları ile yer değiştirmesi sağlanır. Düşüncelerinin bir felaketle sonuçlanacağını düşünen hastalardan bu düşünceleri durdurmak yerine özellikle akla getirmeleri istenmekte ve ardından korkulan sonuçların oluşmadığını görmeleri tedaviye uyum sağlamakta önemli yararlar oluşturmaktadır.

Davranışçı Terapide; bireye kaygı veren ve kaygı oluşturduğu için kaçma ve kaçınma davranışlarına neden olan düşüncelerle [obsesyonlar] karşı karşıya getirmek ve bu karşılaştırmanın oluşturduğu kaygıyı azaltmak için devreye giren tekrarlayıcı davranışları [kompulsüyonlar] engellemektir. Davranışçı terapinin amacı; rahatsızlık veren düşüncenin oluşturduğu kaygıyı söndürmek ve alışma durumunun oluşmasını sağlamaktır. Bu sürece alıştırma tedavisi “alıştırma tedavisi” denir. Bu tedavi seçeneklerinin hangisine öncelik tanınacağı, kombine mi kullanılacağı tamamen hastanın ihtiyacına göre karar verilir.

Siz de bu ve benzeri bir sorun yaşadığınızı düşünüyorsanız Etiler Beşiktaş’ta bulunan psikolojik danışmanlık merkezimizdeki uzman psikologlarımızdan destek alabilirsiniz.

Paylaş :
Yorum

Yorum Yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir