Son dönemde klinisyenler kadar toplum için de merak konusu olan şizofreni, insanların gerçeği anormal yorumladığı ciddi bir zihinsel bozukluktur ve yaşam boyu tedavi gerektirir. Hastalıkta erken tedavi, ciddi komplikasyonlar gelişmeden önce semptomların kontrol altına alınmasına yardımcı olabilir ve uzun vadeli görünümün iyileştirilmesine yardımcı olabilir. Şizofreni için basit bir fiziksel veya laboratuvar testi yoktur ve bu nedenle tanı koymak zordur. Bu nedenle, kesin bir tanı almak için kapsamlı bir tıbbi değerlendirmeden geçmek esastır. Şizofreni tanısı için, aşağıdaki belirtilerden bazıları, en az 6 ay boyunca azalmış işlevsellik bağlamında mevcut olmalıdır:
Halüsinasyonlar
Bu durum genelde sesler duyma olarak tarif edilir. Hastalar belirli bir kişi ya da insan gruplarının onlarla ayrı bir sesle konuştuğunu hissederler. Bazı hastalar ise tanıdık insanların seslerini, bazıları mistik ya da hayali varlıkların seslerini, bazıları ise kime ait olduğunu bilmedikleri sesler işitirler. Hastalığın aktif dönemlerinde hastalar bu seslerle sürekli mücadele eder, bunun neticesinde de yorulur, tükenir, dikkati dağılır, korkuya kapılır. Duyulan sesler bazen sevecen, anlamsız ya da absürt şeyler olmakla birlikte sıklıkla kaba, hakaret içeren, sövgü dolu cümlelerle eleştiren tarzdadır. Halüsinasyon, onu yaşayan kişi için çok gerçektir ve sevilen birinin şahit olması çok kafa karıştırıcı olabilir.
Hayaller
Bunlar, kendisini tutan kişiye yeni fikirler veya olgular sunsa bile değişmeyen sahte inançlar oluşturur. Sanrıları olan kişilerde sık sık konsantre olamama, kafa karışıklığı, fazlaca düşünme veya düşünceleri engelleyememe hissi de vardır.
Bilişsel konular / düzensiz düşünce
Şizofreninin bilişsel belirtileri olan insanlar genellikle bir şeyleri hatırlamak, düşüncelerini düzenlemek veya görevleri tamamlamak için zorlanırlar. Genel olarak, şizofreni hastalarında anosognozi veya “iç görü eksikliği” vardır. Bazı hastalarda düşüncelerinin kafalarının içine dış bir güç tarafından konduğuna ya da vücutlarının başka birisi tarafından kontrol edildiğine dair hezeyanlı inançlar, hastalarda ise takip edildikleri, sinsice uygulanan araştırma projelerinde denek olarak kullanıldıkları gibi hezeyanlar görülür.
Araştırmalar, şizofreninin tek nedene bağlanamayacağını; genetik, çevresel, beyin kimyası, madde kullanımı gibi faktörlerin etkili olduğunu gösteriyor. Bu hastalıktan zarar görmemek için önce onunla yaşamayı öğrenmek gerekir, doğru tedavi yöntemleri ile birlikte hastalık büyük ölçüde kontrol altına alınabilir fakat kesin bir tedavisi henüz yoktur. Semptomların kontrol altına alınabilmesi, hastaların sosyal hayata kazandırılmaları amacıyla çeşitli tedavi yöntemleri uygulanır. Bunlar:
- Antipsikotik ilaçlar
- Bilişsel davranışçı terapi, iddialı toplum tedavisi ve destekleyici psikoterapi
- Öz-yönetim stratejileri eğitimi
Şizofreni birine yardım etmek
İlk başta bahsettiğimiz gibi şizofreni karmaşık ve teşhisi zor bir hastalıktır. Tanıdığınız birinin şizofreni belirtileri olduğunu düşünüyorsanız, onunla endişeleriniz hakkında konuşmalısınız. Kişiyi profesyonel yardım almaya zorlamak yerine cesaretlendirerek nitelikli bir doktor veya ruh sağlığı uzmanı bulmasına yardımcı olabilirsiniz.
Bazı durumlarda acil hastaneye yatış gerekebilir. Kişi, kendini veya başkalarını tehlikeye atıyorsa veya kendine yiyecek, giysi veya barınma sağlayamıyorsa, kişiyi akıl sağlığı tarafından değerlendirilebilmesi için acil durum görevlilerini aramanız gerekebilir.
İntihar düşünceleri ve davranışları şizofreni hastaları arasında yaygındır. Eğer intihar girişiminde bulunma tehlikesi altında olan veya intihar girişiminde bulunmuş bir tanıdığınız varsa, birisinin o kişiyle kaldığından emin olun. Hemen yerel acil durum numaranızı arayın veya güvenli bir şekilde yapabileceğinizi düşünüyorsanız, kişiyi en yakın hastanenin acil servisine götürün.
Bahsettiğimiz bu olumsuz durumlar farkındalık öncesidir. Hastalar, belirttiğimiz tedavi süreçlerine uyum sağlayıp istikrarlı olarak devam ettiklerinde ve sosyal destek aldıklarında, hayatlarının büyük ölçüde olumlu yönde etkilendiği görülüyor. Fakat maalesef, bazı çevresel faktörler kişiyi bu yönde cesaretlendirmekten çok uzakta kalıyor.
Şizofreni teşhisini çevreleyen olumsuz algılar sadece tedavi ve sosyal destek için bir engel oluşturmaz. Şizofreni hastalarının doyurucu bir yaşam sürmelerini de engelleyebilir. Öyle ki, tanı konan çoğu kişi ebeveynlerinden daha düşük seviyede istihdam edilmektedir. Birçoğunun yakın aileleri dışında az ya da sınırlı sosyal ilişkisi vardır. Çoğu kişi saldırgan olabilecekleri endişesini taşır. Dünya genelinde yapılmış onlarca çalışmadan elde edilen veriler şizofreni hastalarındaki saldırganlık davranışının, normal sağlıklı bireylere benzer hatta daha az oranda olduklarını göstermektedir.
Şizofreni hastası birçok insan için, bir işe sahip olmak, iyi kalmanın ve durumlarını yönetmenin gerçekten önemli bir yolu olabilir. Fakat zihinsel hastalığı olan insanlar, işe geri dönme konusunda çok az destek alırlar. Bu nedenle iş yerlerinde şizofreni tutumlarını geliştirmemiz gerekiyor. Birçok işveren, zihinsel bir sağlık probleminiz varsa, bir işi sürdüremeyeceğinizi varsayıyor. Aksine, şizofreni teşhisi olup, erken tedaviyle hayatını düzenleyebilme yeteneği kazanmış, dolu ve üretken bir yaşam sürmeye devam eden birçok insan vardır.