Konuya giriş yapmadan önce sosyal fobiyi etraflı bir şekilde açıklamak gerekmektedir. En basit haliyle kişinin günlük hayattaki iletişim eksikliği, duygularını yansıtamaması ve çekingenlik halleri olarak tanımlanabilir.
Sosyal Fobi’nin Belirtileri Nelerdir?
- Yüzde kızarma,
- Terleme ve Titreme,
- Kas gerilmesi,
- Ağız kuruluğu,
- Mide- bağırsak sisteminde rahatsızlık,
- Çarpıntı, nefes kesilmesi, nefes darlığı gibi vücudumuz üzerinde birçok etkisi bulunmaktadır.
Birey yukarıda belirtilen etkilerin; dışarıdan fark edileceğini, kendisini toplum önünde küçük düşüreceğini ve utandıracağını düşünür. Bu sebeple kaygısı artar ve bir kısır döngünün içine girer. Sonuç olarak, kendince tehdit olarak gördüğü durumlardan kaçınarak yaşamını sürdürmeye çalışır.
Sosyal Fobinin Başlangıcı
Bilimsel araştırmalar sosyal fobi belirtilerinin çocukluk çağında başlayan bir rahatsızlık olduğunu ve ilk belirtilerin okul öncesi çağlarda meydana geldiğini göstermektedir. Bu durum çocukluk döneminde ailenin tavrı ile alakalıdır. Anne babanın aşırı mükemmeliyetçi, koruyucu, kollayıcı olması, hiçbir ihtiyacını kendisinin karşılamasına izin verilmemesi, çok korunaklı veya kısıtlayıcı bir ortamın bulunması çocuğun ileride asosyal bir birey olmasına neden olabilmektedir. Bu nedenle sosyal fobi belirtileri olan çocukların, küçük yaştan itibaren farklı ortamlara sokulması gerekmektedir. Örneğin çocuğun; ev dışı farklı mekanlarda ya da açık alanlarda çokça vakit geçirmesinin sağlanması oldukça önem taşımaktadır. Günümüzde kentleşme, apartman katında yaşama, toprağa ayağının az basması, anne babanın çalışması, çocuğun evde bakıcı ile kalması gibi etkenler sosyal fobiyi hazırlayan nedenler arasında sayılabilir.
Bunların sonucunda özellikle 18 yaşını geçen birey hayatın zorlukları ile karşılaştığında, ebeveyn desteği olmaksızın bu zorluklarla yüzleşmek zorunda kalabilmektedir. Buna bağlı olarak, özellikle üniversite çağında toplum önünde sunum yapma korkusu, grup çalışmalarında aktif olmada yetersizlik gibi önemli sorunlarla karşılaşmaktadır. Bu durumda birey; kampüs hayatını yaşamak yerine odasında bilgisayar başında, insanlarla bire bir iletişime girmediği sanal bir dünyada, oyun karakterine bürünerek saatlerini bilgisayar başında geçirebilmekte ve en kötüsü de buna alışabilmektedir.
Sosyal Fobinin Tedavisi
Sosyal fobinin tedavisinde psikoterapi ve ilaç tedavisi uygulanır. Hastanın durumuna göre bazen tek başına psikoterapi, bazen ilaç tedavisi uygulanır. Her ikisinin beraber uygulanmasında ise başarı daha yüksek olabilir. En sık uygulanan terapi şekli ise; Bilişsel ve Davranışçı Terapidir. Bilişsel terapide daha çok, kaygı duyguları ve bu kaygıya karşı meydana gelen somatik belirtileri fark etme, kaygı doğuran durumlardaki düşüncelerin ne olduğunu anlama ve bunlara karşı başa çıkma stratejileri geliştirme gibi aşamalar vardır. Davranışsal terapi de ise; belirtileri daha net algılayabilmesi için rol oynama, model olma, yakınmaların üstüne gitme,sosyal beceri eğitimi gevşeme eğitimi, gibi her hastada farklı uygulanabilecek yöntemler vardır.
Bunların dışında; çocukluk yaşantısında ebeveynlerin karar alırken çocuğun fikirlerini dikkate alması ve buna göre kararını şekillendirmesi, o yaşta ki birey için benlik duygusunu sağlamlaştıracak özgür bir şekilde karar vermesini sağlayacaktır. Bunlara bağlı olarak ta kendi seçimlerini yapabilecek yetkinliğe ulaşıp, gençlik çağında tüm bireyleri kendisine eşit görecek ve yukarıda belirttiğimiz toplum önünde sunum yapma veya sosyal yaşamda aktif olma becerilerini kazanmış olacaktır.