Yeme Bozukluğu Anoreksiya Hakkında Her Şey

Beslenme ve yeme bozuklukları çağımızın en büyük sorunlarından biri. Günlük hayat düzeninin değişmesiyle birlikte yeme-içme alışkanlıklarımız ve besinlerimizin içerikleri değişiklik gösterdi. Ayrıca sosyal düzen de zamanla evrildi; kişinin kendini algılayışını ve sosyal hayattaki yerini etkiledi. Örneğin teknoloji hayatımızın merkezi haline geldi ve bu değişimin bize hem olumlu hem olumsuz etkileri oldu. Özellikle sosyal medyanın etkisi ile kendimizi sürekli başkaları ile karşılaştırma halinde ve acımasızca eleştirirken bulduk. Bu durum kendimize bakışımızı ve algılayışımızı etkiledi. Yeme bozukluklarından “Anoreksiya Nevroza” bilinen adıyla “Anoreksiya” beslenme ve yeme bozuklukları altında görülen psikolojik rahatsızlıklarından biridir ve kişinin vücut-beden algısındaki bozulmalar nedeniyle ortaya çıkar. Temelde fiziksel fonksiyonlarda bozukluklar görülse de psikolojik temelli bir hastalıktır ve tıbbi müdahale ile eş zamanlı olarak psikolojik destek de alınması gerekir.

Anoreksiya hastalığının belirtileri nelerdir?

Aslında bu bir süreçtir. Kişiler ilk etapta kendilerini kilolu varsayarak aşırı bir rejim ve egzersiz döngüsüne girerler ve gittikçe yemek miktarlarını çok azaltırlar ve yaptığı egzersizleri sıklaştırırlar. Bu döngüde zamanla iştah kontrolü de kaybolur ve dolayısıyla aşırı bir kilo kaybı olur. Aşırı kilo kaybı birçok hastalığı da beraberinde getirir; çünkü bu süreçte vücudumuzun vitamin, mineral gibi birçok ihtiyacı karşılanamaz ve kişinin hayati fonksiyonları etkilenebilir. Ayrıca kadın hastalarda adet döngüsü de bozulur ve kişiler sıklıkla adet göremezler. Bu hastalıkta iki tip vardır ve bazı özellikleri farklılık gösterir. Kısıtlayıcı tipinde kişi aşırı diyet ve egzersiz yapma, sürekli aç kalma eğilimindedir; tıkanırcasına yeme ve kusma davranışları ise ikinci tipte gözlenir.

Anoreksiya’nın hayatımıza etkileri nasıl olur?

Fiziksel sağlık olumsuz etkilendiği gibi kişinin sosyokültürel hayatı da olumsuz yönde etkilenir ve günlük yaşamın devam ettirilmesinde ciddi engeller ortaya çıkar. Bu hastalık dışarıdan bir göz tarafından kolaylıkla fark edilebilir fakat kişiler kendilerini gizlemeye yeltenirler. Zamanla dışarı çıkmaktan kaçınmaya başlar ve sosyalleşecekleri zaman ise üst üste kıyafetler giyerek bedenlerini saklamaya çalışırlar.Bunun amacı kendilerine büyük olasılıkla gelecek olan “kilo al, tedavi ol” eleştirilerini duymamaktır. Bu durumda aile ve arkadaş buluşmaları da azalır ve kişi gittikçe içinden çıkamadığı bir döngüde hapsolmuş gibi hisseder, içine kapanır ve beraberinde başka psikolojik sorunları da ortaya çıkarabilir.

Kimlerde görülür?

Genellikle ergenlik döneminde ve çoğunlukla kız çocuklarında ortaya çıksa da öncesi ya da sonrası dönemde ve erkeklerde de görülme sıklığı da çağımızda artış göstermiştir.Bu hastalığın tedavisindeki en önemli adım ilk etapta kişinin kilo almasını sağlamaktır. Bunun nedeni hem kişinin fiziksel sağlığını iyileştirmek sonrasında da aşırı açlık ve zayıflık neticesinde düşüş gösteren düşünme kabiliyetinin eski haline dönmesini sağlamaktır. Beslenme düzeni kontrol altına alındıktan sonraki yapılması gereken ise psikolojik destek almak olmalıdır. Çünkü hastalığa sürükleyen davranışların temelinde yatanı bulmak esas iyileşmeyi sağlayacak ve hastalığın tekrar etmesini engelleyecek çok önemli bir adımdır. Bu desteğin konun uzmanı psikologlar tarafından verilmesi ve birlikte yol alınması tedaviden fayda sağlamak adına çok önemlidir.

Siz de bu yazıdaki sıkıntılardan muzdarip olduğunuzu düşünüyorsanız bu döngüde hapsolmayın, zamanla hem ruh hem de beden sağlığınızdan olmayın. Mutlaka tıbbı müdahaleye başvurun. Bu hastalık ile tek başınıza üstesinden gelmekte zorlanıyor ve bir yardım eline ihtiyaç duyuyorsanız Levent’te hizmet veren psikolojik danışmanlık merkezimizi arayıp, konunun uzmanı psikologlarımızdan yardım almaktan çekinmeyin.

Paylaş :
Yorum

Yorum Yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir